Ana içeriğe atla

İçerik ve Biz

   Çağımız bilgi çağı ve bilgiye en hızlı şekilde ulaşabiliğimiz bir durumdayız. Saniyeler içerisinde istediğimiz bir şeyi bulabiliyoruz. Peki bulduğumuz bu bilgi ne kadar doğru? Ne kadar güncel. Şimdiki zamandaki istediğimiz bir bilgiyi eskiden kalma bir bilgiyle karıştırma ihtimalimiz nedir? Oldukça fazla. Hızlı olmak isterken ilk ulaştığımız sonuçları doğru varsayıyoruz. Bir bilgiye kolay ulaşmak ve onu hemen copy-paste etmek istiyoruz. Ama yanlışımız burda başlıyor.
   Aldığımız bilgi internet çağımızında bir çöpmü? Acaba ne kadar güncel bir kaynak. Kişisel bir kaynaktan bir yorum mu yoksa genel geçer bir doğru mu ? Bu işlemi hem hızlı hemde nasıl doğru bir şekilde yapabiliriz? Not almak kadar güzel bir şey yok. Aldığımız kısa notları birleştirerek özgün, güncel ve doğru bir bilgiye sahip olabiliriz. Günümüzün ansiklobedileri Google başta olmak üzere, bir çok arama motoru ne aramak istediğinizi anlıyor ama yeterli mi? Milyarlarca yazı içerisinden istediğiniz sonuçun farklı kombinasyonları bulup önünüze getiriyor.Tabiki burda ticaretde rol alıyor. Reklam içerikli bir çok link ilk sıralarda yer alıyor ve en etkin tıklanmayı onların aldığını varsayarak, doğru kaynak acaba onlar mı ? Tabiki oladabilir. Ama ücretini verip sizin gözünüze direk çarpmak istiyorlar. Etik konusuna sonra girelim ki çok derin bir konu. İçerik derken cevabını bulmak istediğimiz onlarca soru, nasıl yapıldığını bilmediğimiz onlarca şeyi bilmek için video izlemek, makale okumak ve görsellerde bulmaya çalışmak ilk üç sırasında bulunuyor. İnsanoğlunun ilk sırasında görsellik ön planda. Görmek istediğimiz, bilmek istediğimiz, çıkarım yapabileceğimiz ve başkalarınında dikkatini çekecek ki burda önemli bir ayrıntıya yer vermek gerek (Gerçekten başkalarınıda mı bilgilendirmek yoksa kendimizin bakın bunlarınıda biliyorum benim ilgi alanım bunlar mı demek istiyorum.) görsel içerik büyük önem arz ediyor. Beğenilmek ve gösterilmek ego tatmini olarak gerçekten güzel bir şey bunu yok sayamayız. Ama o kadar çok hata yapıyoruz ki beni böyle kabullensinler ben buyum, görün beni, bende burdayım diyip fakındalığımız arttırmak istememizden gerçekleşiyor.Sadece biz değil bütün dünya bu sisteme dahil bunu istiyoruz belkide.İnternette caps'lerle ironilerle espriyle hayatla dalga geçmek istiyoruz.O kadar çok sıkıntıdayız ki kaçamak noktamız internet.
  Herhangi bir yerde herhangi bir zaman diliminde, yapmak istediğimiz bir şeyi başka biri o anda yapıyor ve biz buna şahit oluyorsak ona destek olmaktan ziyade köstek olacağımız gün gibi açık.Çünkü insanın DNA'sında var bu! Hiç kimse kendini kandırmasın.Ama doğru olan bir şeye destek olarak hem çağımızın isteklerine hemde geleceğe bizden doğru şeyler bırakmalıyız! Hem eğlenelim hem bilgilendirelim zor olanı yapalım.

içerik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

(Srebrenitsa)Mavi Kelebeklerin Hüzünlü Hikayesi

     Okurlarım iddialı olur diye düşünüyorum dostlar klasik kalır,lakin dost olmayı hitaben  tercih ediyorum sayfama hoş geldiniz..... Herhangi bir mümkünün kıyısına ramak kala sihirli bir kelebeğin bana kattığı tüm yenilik ve güzellikleri paylaşarak çoğaltmak tam benim işim diye düşünerek yazmaya karar verdim,sayfamın adı ve yazımın başında da belirttiğim gibi evet bir kelebek benim hayatımın dönüm noktası oldu,mavi kelebeklerin hüzünlü hikayesini bir çoğumuz biliyoruz bilmeyenler için anlatmak istiyorum Mavi Kelebekler mezarda açan ölüm çiçekleri ile beslenen kanatları mavi bir kelebek türüdür, bu kelebekler Bosna savaşının ve Boşnak halkın hüzünlü geçmişlerinin simgesidir. [1992-1995] yılların da Bosna savaşı sırasında toplu katliamlar düzenlenmiş ve Boşnak cesetlerini kimsenin bulmaması için derin mezarlar kazmışlardır,      2007 yılında Bosna­ Hersek' in Sırbistan 'a açtığı soykırım davası için toplanan Uluslararası Adalet Divanı Sırbi...

Pişirme süreni sen belirle

     Atalarımızdan kalan bir sözdür süt den ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer geçmişe dayalı hatalar özeti. Ben bazen  öyle düşünmüyorum evet hatalardan ders çıkartacak adımlar atarız aynı acıları yaşamak istemiyorum der belki de elimize geçen fırsatları yok sayarız. Hiç düşündünüz mü? Ağzımızı yakan sütün pişirme süresini bizim belirleyecek olduğumuzu yada her sütün damak da bırakacağı tadın aynı olmadığını. Hatalar bizim gelecekteki tecrübelerimiz olmalı korkularımız değil, ön yargılarımızla barışalım.

Umrumda Değilsiniz 😉

Toplumun koyduğu gereksiz kuralların hiç biri umrum'da değil. Bana ne yapmam gerektiğini söyleyenler'de hayatımı istediğim gibi yaşama hakkı sunulmuşsa bana iyisi ve kötüsü ile karar merci benim. Dayatma yaparak insanların fikirlerine hükmedemezsiniz. Sırf fikir ayrılığı yaşıyor diye kimseyi cahil ve gerici ilan edemezsiniz. Olduğu gibi kabullenmek zorunda değilsiniz kimseyi lâkin susup çekile bilirsiniz köşenize. Öyle yersiz ahkâm kesmeleriniz kendinizden başka doğru yokmuş gibi davranmalariniz'dan sıkıldım. İstediğim hayatı yaşayabilirim yanlışlarım benim ilerideki zaferlerim buna sıfat koyma hakkını size tanımıyorum. Sizler çıkarlarız doğrultusun'da şekil alan ideolojiz ve ahlaksızca yaşamınıza rağmen saygın bir kişilik olarak hayatınıza devam edebiliyorsanız. Ben'de oturduğum yerden göklere çıkartırım özgüvenimi!